3 Ağustos 2018 Cuma

Varkolakların Gecesi-Bölüm 12


Kara kasırdan hortlak önde, Muzaffer’le Engin de onun arkasından çıktıkları esnada Abdülharis köyün dibindeki Kırmızı Lada’yı göstererek sordu: “Bununla gideceğiz değil mi?”
            Engin şaşırdı: “Siz arabaya biniyor musunuz?”
            Abdülharis geriye bakarak alaycı bir ifadeyle sırıttı: “Edep ve terbiyeden nasibini almamaklığından mütevellit bu sualini tahkir olarak addetmeyeceğim. Muasır imkânlara senden daha fazla aşinayımdır! Kendi vasıtam bu tür bir sergüzeşt için pek nazik ve ihtiyar olduğundan sizinle geleceğim…”
            Aracın yanına gelir gelmez Muzaffer koşturup arka koltuğun kapısını açtı. Abdülharis herhangi bir ifade de bulunmaksızın koltuğa kuruldu. Engin ön koltuğa oturur oturmaz Muzaffer koşturarak şoför mahalline geçip arabayı çalıştırdı.
Kırmızı Lada köyden çıkıp yeniden koruların arasına dalarken Engin’in dikkatini dikiz aynası çekti. Aynaya baktığından arka koltuğun boş olduğunu gördü. Kalbi neredeyse duracak gibiydi. Kafasını aniden çevirdiğinden Abdülharis’in alaycı bakışlarıyla göz göze geldi. Aynaya bakışlarıyla işaret etti: “Muzaffer’in hikâyelerini iyi kıraat etmemişsin zannederim. Bizler aynada görünmeyiz. Küffarın Frayt Nayt diye telaffuz eylediği bir korku filmi vardır, izledin mi bilmem? Orada da vampiri böyle buluyorlardı. Kasedini defalarca izlemişimdir.”
Engin, Abdülharis’in yüzüne şaşkın şaşkın bakarken tıpkı kendisi gibi şaşırmış Muzaffer’le bir an göz göze geldi. Muzaffer ağır ağır konuştu: “Fright Night. Korku Gecesi. Komşum Bir Vampir diye yazıyorlardı kasetlerin üstüne, sevdiğim filmlerdendir. Engin’in kuşağı VHS kaset devrini hatırlamaz paşa hazretleri. Lakin ben sizin kasetleri bilmenize, film izlemenize hayli şaşırdım.” Abdülharis alay eder gibi gülerken: “İnsanların hakkımızda nasıl saçmaladığını görmek hoşuma gidiyor.” dedi.
Bir süre sessiz sakin yol aldılar. Korular çoktan geride kalmış, ışıksız tarlalar yeniden sağda solda uzanmaya başlamıştı. Engin aynaya bakmamaya çalışarak sordu: “Dünyada sizden ne kadar var paşam?”
“Fazla yokuz, zor denk gelirsin. Bir zamanlar bilhassa Rumeli ahalisi kasıp kavrulurdu. Artık çok azız. İnsan dediğin sınırsız olmadığından fazla bulamazsın bizden. Eh! Gıda mühim!”
“Buna rağmen Varkolaklar gelip bize çattılar. Daha doğrusu bana. Talihe bak…”
“Tam anlatamadım zannederim. Peşinde olduğu şey siz değilsiniz. En azından o yemek faslından sonra sizi öldürmeye karar vermemişlerse. Onlar başka bir şey arıyorlar. Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz. Bunların arayışı beyhude değildir!”
Kırmızı Lada onlarca sessiz ve susulan dakikanın ardından Edirne’ye yaklaştığında Engin’in telefonuna mesaj geldi. Mesaj sesinin çınlaması kulaklarından çınlamamışken Engin: “Sesli mesajınız var” yazılı mesajı açıp hoparlörden dinlemeye başladı. Soluk soluğa kalmış Yaren’in: “Acilen gel Engin. Çok korkuyorum. Peşimdeler…” mesajı Engin’i deliye çevirdi. Tam Yaren’i arayacağı sırada onun aradığını fark edip kalbi heyecanla açtı.
Yaren’in sitemli ve ağlamaklı sesi telefondan yükseliyordu: “Neredeydin… Neredeydin sen?”
“Aşkım telefon çekmiyordu, şimdi çekmeye başladı. Kim peşinde? Neredesin? Çabuk söyle…”
“Ne kadar oldu bilmiyorum. Deli gibi sokaklardayım. Saklanmaya çalışıyorum. Sanırım Alipaşa’nın arka…”
Telefon bağlantısı aniden kesildi. Engin çıldıracak gibiydi. Sinirle telefona, arabanın muhtelif yerlerine vururken Muzaffer’in tek eliyle yakasına yapışmasıyla kendine geldi. Cadıcı sakince, tane tane konuşuyordu: “Metanetini koruman lazım. Yaren’i kurtaracağız. Varkolakları kovacağız. Paşa hazretleri! Sizden bir ricada bulunabilir miyim?”
“Konuş cadıcı.”
“Sizi Engin’le çarşı tarafında bırakacağım. Yaren’i kurtarın. Ben de gidip Bozhidar’ın kazığını alayım…”
“Hayhay efendim! Rumeli havalisinde komitacı kovalamayalı uzun zaman olmuştu…”
Engin geriye dönüp baktığında Abdülharis’in sivri dişlerinin yol ışıkları çarptıkça parıldadığını fark etti. Gözleri de ışıklar uzaklaşıp ortam karardıkça kıpkırmızı ışıldamaktaydı. Yüzü öfkeden kaskatı kesilmiş Paşa’nın o hali Engin’e hayli ürkütücü gelmişti.
DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder